

1960, Bayramiç’in Korucak köyünde doğdu. 20 yaşında amele olarak geldiği adada o gün bugündür bağlarda çalışmaya devam ediyor. Çamlıbağ’ın bağlardaki en büyük emektarı O.
“Eskiden iş çoktu. Aşırı derecede yani. Bir köyden 4-5 amele çıkıyordu. Ama şimdi bakarsak, sadece Balıkesir’den geliyor. Oradan da eskisi gibi çıkmıyor. Artık Romanlar var. Yani sağ olsun, onlar geliyorlar buraya. Onlarla götüreceğiz başka çaresi yok. Bağların temizlemesini 3 kişi yapıyoruz. En fazla 3 kişi. Önceden 11-12 kişi olurdu.
* * *
Haşim Yunatçı’nın yeri doldurulmaz. Keşke adada birkaç kişi daha onun gibi olsa. Babası rahmetli Orhan Amca da, Haşim Bey de aynı şekilde, fakir babasıydı. Çok iyi insanlardı. 40 senedir birbirimize daha bir kötü sözümüz çıkmamıştır. Ne para konusunda, ne hesapta. Yani benim aylığımı arttırırdı, hiçbir şey demezdim. O kendiliğinden yapardı. Yeri doldurulmaz Haşim Ağabey’in de, Orhan Amca’nın da.
* * *
Eskiden yağış boldu. Önceden benim kâhyam vardı, Emin kâhya. Ayrılacağı zaman beni bağın bir tanesine götürdü. Cabarnet bağının yanında iki tane kuyu var. ‘Kuyulara iyi bak’ dedi. ‘Eğer ki ağzından su taşarsa, buraların üzümü kesmekle bitmez’ dedi. ‘Eğer ki bu kuyular kurursa, Beylik’ten, buradan üzüm bekleme’ dedi. Nitekim benim ilk geldiğim senelerde kuyuların ağzından su taşıyordu. Hemen kovayı doldurup, ilaç yapıp atıyorduk bağlara. Ondan sonra artık yıl yıl kuyular bir güzel kurudu! Şimdi hiç. Dibinde taşlar var. Üzüm de maalesef yok.”