1937, Bozcaada doğumlu. Daha sonra adı Ege Otel olarak değiştirilen okulda ilkokulu bitirdi. Balıkçı bir aileden gelmesine rağmen, özellikle 70’lerden sonra adada aşı yapmaya başladı. Adanın en fazla asma fidesi aşılayan kişisi olarak gösterilir.
“Ben balıkçılık yapıyordum. Kendimin de bir arazim vardı. Allah rahmet eylesin bir arkadaşla aşıya gittim. Aşı gömüyordum. Gömerken dikkat ederim ben her şeye. ‘Ver usta ben de bir tane yapayım’ dedim. Aşı yaptım. 500 kütük kadar yaptık o gün. Tabi gencim, o da gençti çalışıyordu. 200 kütük kadar kaldı. Sana bir yevmiye vereyim de gel şu aşıyı yap ver dedim. Otur şuraya dedi. Oturdum bir iki tane daha yaptım. Elime bir çubuk vurdu. Vurunca ne yaktın canımı dedim. Sana bu tesisatı vereceğim, sen de benden daha iyi aşıcı olacaksın dedi. Cübben Ahmet deriz biz, lakabı öyledir. Hasan Güler’in kaynatası. Velhasıl onlarla teşviki mesaim oldu. Şimdilik hâlâ hayatta sağ, çocuktu daha yeni erişiyordu. Beraber onlarla diyalog kurduk, aşı yaptık. Rumlardan burada kalan aşılar vardı. Dimitro vardı, Kanavuçlar’dan vardı. Velhasıl 3-4 arkadaşla biz aşıya başladık. İsmail Erdem’le de çok aşı yaptık. Senelerimizi verdik. Yaptığımız aşılarda ıskartamız yoktur.
Günde bağına göre 200, 250, 300 aşı yapmış olduğumuz zaman da olur. Ama sıradan olursa iş kaçar. Az iş çok güvenlidir, çok iş az güvenlidir. İş isteyen ilk baş bağa gittiğim vakit sorardım bağına mı, canına mı? Bağcılık da aynı doktor işidir. Güvencen varsa yaptırırsın, güvencen yoksa yaptırmazsın aşıyı.”