1949, Bayramiç doğumlu. Asıl mesleği gardiyan. Bir süre Çan’da çalıştıktan sonra Bozcaada’ya atandı. Memuriyet devam ederken, bir yandan da bağlara ilgi duymaya başladı. Emekliliğinden sonra da bağcılığa iyice yöneldi.
“Bizim mahalle Cumhuriyet Mahallesi. Çok Rum arkadaşım vardı. Yani her tarafımız, evimizin sağında solunda Rumlar’la oturuyorduk. Onlardan bulaştı bize bağcılık. Beni işçi olarak götürüyorlardı. O zamanlar bu bağ motorlarını kullanan fazla yoktu. Bu mahallede en çok bir ben, bir de Özer Güler arkadaşımız iyi kullanırdı. Onun için Rumlar bizi işe götürdü. Cumartesi, pazar günleri hiç evde oturmazdım. İyi hava olduğu müddetçe devamlı işe giderdim. Mesela Rumlardan Teologo Arnavut vardı. Ona çok giderdim. İşte böylelikle bağcılığı sevdim sonradan sonradan.
* * *
Eskiden bağlar dikelle kazılırdı. Ve çok düzgün üzüm yapardı. Şimdi o yıllar yok. Yağmurlarımız çok kısa. Birkaç seneden beri çok kısa yağmurlarımız. Yani tam randımanlı olarak bağlara bakılmıyor. Bunun yanında İstanbullu arkadaşlarımız, misafirlerimiz de çok bağ aldı. Fakat bu adamlar baktıramadı. Bağların çoğu köreldi. Ancak bizim gibiler kendimiz ilgilendiğimiz için, biz baktık malımıza. Hatta benim bağlarım her tarafta bellidir. Yani gördüğün zaman ‘bu Ali Bey’in bağı burası’ derler yani. O şekilde baktık. Ama bu motorları ben hiç tavsiye etmem. Daha önce atlar vardı sürüyorduk. Gene çok güzel oluyordu. Şimdi bu motorlar yerlere taban yaptırdı. Onun için derinlik biraz azaldı. Yağmurlar da kısa olunca üzümler tabii bir daha eskisi gibi olmadı.”