1981, İstanbul doğumlu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden mezun. Kocaeli Müzesi’nde müdür olarak görev yaptıktan sonra 2019 yılında Troya Müzesi Müdürü olarak atandı. Troya Müzesi onun döneminde Avrupa’da Yılın Müzesi Ödülü’nü aldı.
“Bozcaada’daki ilk veriler Erken Tunç Çağı’yla başlıyor. Yani yaklaşık milattan önce 3200’e uzanıyoruz. Fakat Bozcaada’daki en erken verimizin bu mu olması gerekir? Öyle olmadığını düşünüyorum. Çünkü Gökçeada’ya baktığımızda Gökçeada’da Bademli kazıları, Uğurlu Zeytin Höyük kazıları gösteriyor ki Paleolitiğe kadar Gökçeada’da çok rahatlıkla iniyoruz. Dolayısıyla ben Bozcaada’da da bu verilere bir gün ulaşacağımızı düşünüyorum. Yani Erken Tunç Çağı’na kadar adanın boş olduğunu, ada üzerinde yerleşim olmadığını düşünmek bana kalırsa çok hatalı.
Osmanlı’da erken tahrir defterlerinden birisinde adanın Venedikliler’den alındıktan sonra, -yanılmıyorsam 1657 tarihli- ada üzerindeki 818 bağdan bahsediliyor. Yani parsel ölçeğinde bağlar bunlar. 818 sayısının oldukça iyi olduğunu düşünüyorum. Burada ilginç verilerden bir tanesi de Türkler ve Rumlar arasındaki bağ oranı %51’e %49 şeklinde. Yani bağların yaklaşık %51’i Rumlar’a, %49’u Türkler’e ait. Fakat kullanım şeklinde kuvvetli bir ayrışma gözüküyor. Çünkü Türkler ürettikleri üzümden şarap yapmıyorlar. Pekmez ve kışın tüketmek üzere bir kısmını saklıyorlar ama daha büyük bir kısmı ticaret için kullanılıyor. Nasıl bir ticaret? Rumlara satılıyor şarap yapılabilmesi adına.”