1956, Ağrı doğumlu. Babasının subay olması sebebiyle birçok yerde yaşadı-okudu. Asıl mesleği mimarlık ama 90’ların sonundan itibaren Bozcaada’da bağcılığa-şarapçılığa başladı. Corvus markasının sahibi.
“Bozcaada’da yeni jenerasyon gelmiyordu, toplum değişmişti. Rumların gidişi, Türklerin gelişi, Türklere yardım eden Bayramiçliler, önce Türkmenler, sonra Romanlara kadar varan, böyle çok yoğun bir değişiklik var sosyal dokuda. Bu arada tabii erozyona uğrayan kadim bilgiler var. O kadim bilgilerin oluşması yüzyıllar alıyor. Ama bunu kaybetmek istiyorsanız çok kolay. İki jenerasyon. Yani dedenin yaptığı işi, babayla torun yapmadığı anda dedenin yaptığı iş ölüyor. Türkiye’nin her yerinde bu yaşanıyor. Yani ne eski leblebiciler var, ne eski semerciler var, ne eski at kuşamları yapanlar var, ne eski tarım aletlerini yapanlar var, ne de o aletleri kullanan atlar var. Yani tamam bunu bir değişim olarak algılayabilirsiniz ama bu değişim Fransa’da böyle olmuyor.
* * *
Geleneksele saygı duyacaksın. Teknoloji, inovasyonlar, yaratıcılık, bütün bunların hepsini bir araya getireceksin. Gelenekseli, bu turu attıktan sonra korumaya çalışacaksın. Yoksa ‘benim babam da böyle yapardı’ kavramı -ki adanın başındaki en büyük bela-, adanın çöküşündeki, bağcılığındaki-şarapçılığındaki gelişememezlik, kabızlık, ilerleyememezlik, dünya standartlarının çok gerisinde olmanın temel karşılığı, ‘Ama biz böyle yapıyoruz kavramı’. Bu dayanılmaz bir şey. Dönüp geleneği onunla beslemen gerekiyor. Yani sen teknolojiyi bilmiyorsan, dünyadaki gelişmeleri bilmiyorsan, sadece ‘benim babam da bir toz kükürt atardı’ diyen bir mantığın altında kalıyorsan, işte o zaman ‘bu senede salkım silkti’ diye kahvede oturur bol bol konuşursun.”