1949, İstanbul doğumlu. Gazeteci. 1990’ların başında adayla yolları kesişti. Son yıllarda ise yılın büyük bölümünü adadaki evlerinde geçiriyorlar. Çavuş üzümünün coğrafi işaret alması konusunda ilk girişimi başlatanlardan biri.
“Adada betonlaşma tehlikesi turizm ile beraber hız almaya başlamıştı, 2010’du. O dönemde şöyle bir şey yaptık: Bu adanın hem kültürel mirası olan hem de coğrafi mirası olan, tarım mirası olan bağlarını canlandıralım. Bağların betona kurban gitmemesini için ne yapabiliriz? Bunu tartışırken adanın markası olan Çavuş üzümünün geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, öğrenilmesi ve sahip çıkılması üzerine grup çalışmaları başlattık.
Hülya Talay ile birlikte bir grup kurduk. O grubun başkanlığı da Hülya’ya yakışırdı çünkü hem üzüm, hem şarap, hem adayı da bilen, bu adanın eski, köklü bir ailesinin ferdi. Uzun bir süre çalıştık. Çalışmalar yaptık. Ve coğrafi tescil almak için yola çıktık. İlk adımımız tabii Çanakkale Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile bir temas kurduk. Orada Alper Dardeniz Hoca, Çavuş konusuyla ilgileniyordu, biliyordu, seviyordu. Bize çok yardımcı oldu. Tabii ki Ziraat Fakültesi dekanı, diğer hocalar da yardım ettiler.
Çavuşları topladık götürdük. Ondan sonra buzdolaplarında Çavuş’un ömrünün ne kadar uzatılabileceğini incelediler. Üç aya kadar uzatılıyordu. Ama önemli olan uygun saklama ve paketleme koşullarıydı. Paketleme koşulları için de araştırmalar yaptık. Oldukça pahalı, belli özellikler taşıyan kâğıtlar vardı. Bunları getirip üreticiye vermek, ondan sonra onun pazara, süpermarketlerde, raflara ulaşması için de konuştuk insanlarla. Ama bu bayağı ciddi bir örgütlenme gerektiriyordu.”