1970, Bayramiç’e bağlı Kaykılar köyünde doğdu. 1996 yılında evlendikten sonra önce kendi, sonra eşi adaya geldiler. Bugün özellikle kentten göçle adaya yerleşen ve bağına bakmakta zorluk çeken 10’un üzerinde ailenin bağlarıyla ilgileniyor.
“Eskiden bağ motorları fazla yoktu. Sonra bağ motorları çıktı. Bağ motorları çıkınca verimler biraz geriledi. Zaten İstanbul piyasasında Çavuş üzümüne talip vardı. Rumlar vardı. Mesela Ermeniler vardı. Bunlar üzümün değerini bilen kişilerdi. Sonra Bozcaada Çavuşumuzun kıymetini kimse bilmez oldu. Yani bağcılık bitti, Bozcaada’da bağ kalmadı.
* * *
Bağı temizleme yapıyoruz. Önce fazla dallar var. O dalları temizliyoruz. Üzüm yapacak olan başları bırakıyoruz. Ondan sonra ocak veya şubat aylarında bağı kesiyoruz. Tekrar ikinciye kesiyoruz Ondan sonra sürmeleri var. İşte gübresi var, ilaçlaması var, kükürdü var, var oğlu var yani. Yani sekiz on sefer ilaç olmayınca olmuyor. Çünkü hastalıklar çok var. Mesela mildiyösü var, küllemesi var. Yani bu hastalıkla mücadele ederken ilaçların adlarını bile saymaktan usanıyorum yani. Çok ilaç olduğu için. Üzüm hasadını yaptıktan sonra hemen tekrar bağlara devam ediyoruz.
Bozcaada’da tarım bugün çok zor durumda. Bozcaada’ya sahip çıkalım. Bozcaada’nın üzümüne sahip çıkalım. Yani biz sahip çıkarsak Bozcaada’ya Bozcaada, Bozcaada olur.”