1942, Bozcaada doğumlu. İlk ve ortaokulu adada okudu. 30 ay askerlik sonrası memleketinde evlendi. Ailesiyle hayvancılık, esnaflık ve bağcılık yaptı. Adadaki kooperatifi kuranlar arasında hayatta olan tek isim kendisi.
“O zaman Rumlar vardı. Kooperatifin genel kurul toplantısı olurdu. Herkes gelirdi. Ne yapılacağını duyarlardı. Konuşulurdu bunlar. İçlerinde gayet güzel Türkçe bilenler vardı. Burada okula gitmiş olanlar, çoğu gençler. Birbirini anlarlar, sorarlar. O zaman Tekel Fabrikası kurulmuştu buraya. Çok verimli yıllardı. O zaman el ile çalışılıyordu. Üzüm çoktu. Daha üzüm çürümeden Tekel üzümü alıyordu.
* * *
Ben Umurbey’den Ata Sarısı diye bir üzüm çubuğu getirdim. Yalova İncisi diye üzümün çubuğunu da getirdim. Yalova İncisi hemen Kardinal’ın arkasından olan bir üzüm. Turfanda. Çavuş’tan evvel oluyor bunlar. Ata Sarısı, Çavuş’tan sonra oluyor. Bir turfanda, bir son turfanda olsun diye bunu hep yaptım.
Bizim Çavuş üzümü bitmeyen bir üzümdü. Ama hiç kimse aramıyor şimdi üzümü. Çavuş üzümünü bilen yok. Çok çeşitli üzüm var Anadolu’da. İstanbul’a giden çok çeşitli üzüm var. Çavuş’u bilen yok artık. Önce İstanbul’da Rum vatandaşları da çoktu. Onlar da, lüks lokantalar da özellikle beklerlerdi Çavuş üzümünü. Ağustos olsun da gelsin diye. Bunlar olmayınca bağcılık da bu şekilde çöküyor. Şimdi çok şey söylenir de. Yerli olarak bağcı kalmadı. Dışarıdan gelenler bağdan anlamadığı için bu işin sonu gelmiş demektir.”